NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
مَهْدِيُّ
بْنُ حَفْصٍ
وَمُحَمَّدُ
بْنُ
عُبَيْدٍ
الْمَعْنَى
قَالَا حَدَّثَنَا
حَمَّادٌ
عَنْ
أَيُّوبَ
عَنْ رَجُلٍ
يُقَالُ لَهُ
دَيْسَمٌ
وَقَالَ
ابْنُ عُبَيْدٍ
مِنْ بَنِي
سَدُوسٍ عَنْ
بَشِيرِ ابْنِ
الْخَصَاصِيَّةِ
قَالَ ابْنُ
عُبَيْدٍ فِي
حَدِيثِهِ
وَمَا كَانَ
اسْمُهُ
بَشِيرًا
وَلَكِنَّ
رَسُولَ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
سَمَّاهُ
بَشِيرًا
قَالَ
قُلْنَا إِنَّ
أَهْلَ
الصَّدَقَةِ
يَعْتَدُونَ
عَلَيْنَا
أَفَنَكْتُمُ
مِنْ
أَمْوَالِنَا
بِقَدْرِ مَا
يَعْتَدُونَ
عَلَيْنَا
فَقَالَ لَا
حَدَّثَنَا
الْحَسَنُ
بْنُ عَلِيٍّ
وَيَحْيَى
بْنُ مُوسَى
قَالَا
Beşîr b. el-Hasâsiyye'den;
İbn Ubeyd kendi hadisinde "Onun adı (aslında Beşir değildi. Resûlullah
(s.a.v.) ona Beşir adını verdi der. Rivayet edildiğine göre O, şöyle demiştir:
Biz (Resûlullah (s.a.v.)'a:
Zekât memurları
(vâcibten fazla zekât almakla) bize haksızlık ediyorlar. Bundan dolayı onların
bize yaptıkları haksızlık kadarını mallarımızdan gizleyebilir miyiz? dedik. O'
(s.a.v.) da:
"Hayır"
buyurdu.
İzah:
Kütüb-i sitte içinde
sadece Ebû Dâvûd rivayet etmiştir.
İbn Ubeyd'in,
"asıl adı Beşir değildi" dediği râvinin adı Zahm b.
Mabed’dir.[Hakkında bilgi için bk. İbnu'l-Esir, Üsdu'l-gâbe, I, 229-230; İbn
Hacer, el-isâbe, I, 149.]
Peygamber (s.a.v.)'in,
onların hadiste geçen sorusuna "hayır' cevabını vermesi, malın bir kısmını
zekât memurundan gizlemenin hıyanet sayılma-sındandır. Ayrıca Peygamber
(s.a.v.), onlara "gizleyebilirsiniz" deyip mü-saaede etseydi, bazı
mal sahipleri zekât memurunun haksızlık yapıp yapmayacağım bilmeden mal
gizleme yolunu tutacaklardı. Yani gerek haksızlık yapan ve gerekse haksızlık
yapmayan bütün zekât memurlarına aynı şeyi yapacaklardı. Dolayısıyla haksızlık
yapmayan zekât memurlarına vacibten daha az zekât vermiş olacaklardı, ki bu
hıyanettir. Şu da var: Belki de Peygamber (s.a.v.) onların mala olan
sevgilerinden dolayı haksızlığa uğradıklarını zannettiklerini bildiğinden
dolayı öyle cevap vermiştir. Yoksa verilmesi gerekenden fazlasının zekât
memurlarına verilmesinin vacip olmadığı Peygamber (s.a.v.)'in bazı
hadislerinde açıkça belirtilmiştir. Nitekim bu husus 1567 no'lu hadisin,
"Kimden, bundan fazlası istenirse vermesin..." fıkrasında da
geçmişti.
Bazıları
"Peygamber (s.a.v.)'in onlara "hayır" cevabını vermesi, fitneyi
önlemek içindir" demişlerdir. Şöyle ki, zekât memuru malın miktarı
hususunda şüpheye düşecek olursa, mal sahibinden yemin etmesini ister. Şayet
mal sahibi malın bir kısmını gizlemişse ve memur da ondan yemin istemişse,
yalan yere yemin etmesi caiz olmadığından yemin ettiği takdirde günaha girmeye
sebeb olacaktır. Yalan yere yemin edilmemesi ve arada bazı nahoş olaylar
meydana gelmemesi için Peygamber (s.a.v.) onlara "Hayır
(gizlemeyin)" cevabını vermiştir.